Sözümüz Meclisten İçeri

   Yeni bir döneme bismillah diye başlarken; umut dolu, sevinçlerle örülü ve alabildiğine özgür bir ülkeden ve coğrafyadan bahsederek başlamak isterdim. İsterdim, zengini cömert, fakiri müteşekkir, yöneticisi adil, halkları kardeş… bir çağdan bahsetmek isterdim ve not düşmek isterdim tarihe bu hali-pürmelali. ANESİAD’ı konumlandırırken de; “rızkın helali, servetin meşrusu, nesillerin inşası, medeniyetin imarı için devinen, bu hayır çarkının dişlilerinden biridir ANESİAD” demek isterdim.

    Ama emellerle, gerçekler maalesef örtüşmemekte; “insanlığın çöktüğü andır zaman”. İyi tespit etmek gerek, itidalli, vasat, adil, muhlis ve hakkaniyetle bakmak ve zihinlere not düşmek gerek. Rızıklarında haram, mevkileri tiran, nesilleri berhava, coğrafyası kan-revan, nefisler haset, yöneticileri ihtiraslı bir tarih dilimindeyiz.

     Görmemiz gereken gerçekler bunlar, ya yapmamız gerekenler ne? Bu soruyu çokça sormalı, çokça cevaplar üretmeli ve cevapları hayatımıza ikame etmeliyiz. Bunun için dayanışmalı, bunun için kardeşlikte sınırları aşmalı, bunun için bazı şeylerden feragat etmeliyiz. Zamanı kavrayabilmeli, o’na bizlik bir dinamizm katabilmeli, gayret bizden tevfik Allah’ tan diyebilmeliyiz. Bizler işadamları ve esnaflar olarak hayatın tamda orta yerinde sorumlu, mesul, örnek, kişilikleri ve kimlikleri inşa etme gayretinde bir ve beraber olabilmeliyiz. Bu birlikteliğin bir tezahürü olarak kurduğumuz ANESİAD gibi kurumlarımız etrafında birleşebilmeliyiz. Yanlışlarımız varsa uyarılabilmeli, doğrularımızı en direkt ortaya koyabilmeliyiz. ANESİAD’ın kurucu felsefesi doğrultusunda iz bırak bıraka yolumuza devam etmekteyiz ve yeni bir dönemin başındayız, 2014 – 2015 çalışma dönemi. Bu dönem hepimiz için hayırlara vesile olsun inşallah.

 “SÖZÜMÜZ MECLİSTEN DIŞARI”

     Zamanın şahitleriyiz, not tutucularıyız, hesap sorucularıyız, adaletten yana tarafız, bu böyle biline. Görüyoruz, Anlıyoruz, Uyarıyoruz; Bir yanda kendi idealleri uğruna bir çok şeyi mubah gören takkiyeci, hesapçı bir çöreklenme ülkeye ve yönetime musallat olmakta ve bu güruh 7 Şubat, Taksim olayları, 17 – 25 Aralık kalkışmaları ile kendini ele verirken, diğer yanda; Kürt halkının özgürlüğü adına hareket ettiğini beyan edenlerin (?) nasıl bir gaflet ve hıyanet halinde oldukları 6-7-8 Ekim olayları ile bir kere daha ortaya çıkmıştır. Bu yapılan zulmü, kardeşlik hukukuna yapılmış bir sabotaj olarak görmemek olsa olsa safdilliktir. Çözüm süreçlerini inkıtaa ya uğratmanızı kendi varlık sebebinizi ortadan kaldıracağı veçhi ile yaptığınızı biliyoruz ve not tutuyoruz.

    Tarihin ve coğrafyanın orta yerine sıçratılan bu kan bizim. Size sesleniyoruz çağın kukla oynatıcıları ve çağın kuklaları elbette hesabı sorulacaktır; burada yada ötede. Bir takım hadiseleri bahane ederek kardeşlik hukukuna saldırmanızı, kardeşi kardeşe kırdırmanızı, halklara ve milletlere baskı kurmanızı, şehirleri talan etmenizi, insanlık birikimini ve medeniyetleri bombalamalarınızı tarih, affetmeyecek şekilde not etmiştir. Bunları kimin hangi menfaatleri doğrultusunda planladığı ortaya çıkmış, kimin kimle iş tuttuğu gün gibi belli olmuştur. İnsanlığı kendi lüksünüze ve özgürlüklerinize payanda olarak görmeniz, deniz ve okyanus ötesi planlarınız alenileşmiş ve maskeleriniz düşmüştür. Bir takım örgüt ve cemaatleri nasıl kullandığınız, hem ülkemizde hem de coğrafyamızda artık su yüzüne çıkmıştır.

    Toplumdaki yönetici ve karar vericilerde şunu artık anlamalılar, şeffaf, kararlı, tutarlı en önemlisi de hesap verebilir siyaset üretmelisiniz. Halkın emelleri, kazanımları ve hakları ile ilgili konularda takındığınız tavır hamasetten çok itidal içermeli, huzur vermelidir. Siyaset mekanizmasının uzun ve kısa vadeli planları bir biri ile azami derecede örtüşmeli, günü kurtarıcı söylemlerin halk nezdinde iyi karşılanmadığı net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Böylece bilinmelidir.

Haberler